أخرجه مسلم في السلام، باب: التداوي بالعود الهندي وهو الكست، رقم: 0000.
(عليكم) اسم فعل بمعنى خذوا والزموا. (العود الهندي) خشب طيب الرائحة يؤتى به من الهند، قابض، فيه مرارة يسيرة، وقشره كأنه جلد موشى.
(أشفيه) جمع شفاء، أي دواء. (العذرة) وجع في الحلق يهيج من الدم، وقيل: قرحة تخرج بين الأنف والحلق، ولعله ما يسمى الآن بالتهاب اللوزات.
(يلد) من اللدود، وهو ما يصب في أحد جانبي الفم من الدواء. (ذات الجنب) هو ورم الغشاء المستبطن للأضلاع. (لم يأكل الطعام) لم يزل غذاؤه الوحيد حليب أمه. (فرش عليه) المراد بالرش هنا استيعاب المكان بالماء دون سيلان
Müslim, Es-Selam, Bölüm: Hint Udu ile Tedavi, Kast olarak da bilinir, No: 0000'de rivayet etmiştir. (Aleyküm) fiili alıp yapışmak anlamına gelir. (Hint Udu) Hindistan'dan getirilen hoş kokulu, büzücü, hafif acımsı bir ağaç olup, kabuğu işlenmiş deri gibidir. (Eşfih) Şifa kelimesinin çoğuludur, ilaç anlamına gelir. (Azra) kanlı boğaz ağrısıdır. Burunla boğaz arasında çıkan yaraya da denirdi, belki de bugün bademcik iltihabı dediğimiz şeydir. (Yald) ledud kelimesinden gelir, yani ağza ilaç olarak dökülen şeydir. (Zarur) Kaburgaları döşeyen zarın şişmesidir. (Yemek yemezdi.) Tek yiyeceği hâlâ annesinin sütüydü. (Üzerine serpmek) Buradaki serpmekten maksat, akıtmadan suyla üzerini örtmektir.