Arapça

بَلْ ظَنَنْتُمْ اَنْ لَنْ يَنْقَلِبَ الرَّسُولُ وَالْمُؤْمِنُونَ اِلٰٓى اَهْل۪يهِمْ اَبَداً وَزُيِّنَ ذٰلِكَ ف۪ي قُلُوبِكُمْ وَظَنَنْتُمْ ظَنَّ السَّوْءِۚ وَكُنْتُمْ قَوْماً بُوراً
وَمَنْ لَمْ يُؤْمِنْ بِاللّٰهِ وَرَسُولِه۪ فَاِنَّٓا اَعْتَدْنَا لِلْكَافِر۪ينَ سَع۪يراً
وَلِلّٰهِ مُلْكُ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِۜ يَغْفِرُ لِمَنْ يَشَٓاءُ وَيُعَذِّبُ مَنْ يَشَٓاءُۜ وَكَانَ اللّٰهُ غَفُوراً رَح۪يماً

Türkçe

Fakat siz, Resûl ve mü'minlerin, bir daha asla ailelerine dönmeyeceklerini sanmıştınız. Bu, gönüllerinize süslendi ve kötü bir zanna kapıldınız. Böylece helâk olan bir kavim oldunuz. Kim Allah'a ve Resûlüne inanmazsa, şüphesiz ki biz, kâfirler için çılgın bir ateş hazırladık. Göklerin ve yerin mülkü Allah'ındır. O, dilediğini bağışlar, dilediğine de azap eder. Allah, çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.

(5000 karakter kaldı)
Arapça
Türkçe

İçindekiler

Son çeviriler

devamını göster›
ADS - REKLAMLAR