اَلَمْ تَرَ اِلَى الَّذ۪ينَ نُهُوا عَنِ النَّجْوٰى ثُمَّ يَعُودُونَ لِمَا نُهُوا عَنْهُ وَيَتَنَاجَوْنَ بِالْاِثْمِ وَالْعُدْوَانِ وَمَعْصِيَتِ الرَّسُولِۘ وَاِذَا جَٓاؤُ۫كَ حَيَّوْكَ بِمَا لَمْ يُحَيِّكَ بِهِ اللّٰهُۙ وَيَقُولُونَ ف۪ٓي اَنْفُسِهِمْ لَوْلَا يُعَذِّبُنَا اللّٰهُ بِمَا نَقُولُۜ حَسْبُهُمْ جَهَنَّمُۚ يَصْلَوْنَهَاۚ فَبِئْسَ الْمَص۪يرُ
Gizli konuşmaktan menedildikleri halde, sonra da menedildikleri şeye geri dönüp günah, düşmanlık ve peygambere isyan konusunda birbirleriyle tartışanları görmedin mi? Sana geldiklerinde, Allah'ın selamlamadığı bir şeyle seni selamlarlar ve kendi içlerinden: "Söylediklerimiz yüzünden Allah bize azap etse ya!" derler. Onlara cehennem yeter; orada yanacaklardır. Ne kötü bir varış yeridir orası!