"تعلموا سورة البقرة وآل عمران فإنهما الزهراوان يظلان صاحبهما يوم القيامة كأنهما غمامتان أو غيايتان، أو فرقان من طير صواف؛ وإن القرآن يلقى صاحبه يوم القيامة حين ينشق عنه قبره كالرجل الشاحب، فيقول له: هل تعرفني؟ فيقول: ما أعرفك. فيقول: أنا صاحبك القرآن الذي أظمأتك في الهواجر وأسهرت ليلك، وإن كل تاجر من وراء تجارته، وإنك اليوم من وراء كل تجارة، فيعطى الملك بيمينه، والخلد بشماله، ويوضع على رأسه تاج الوقار، ويكسى والداه حلتين لا يقوم لهما أهل الدنيا، فيقولان: بِمَ كسينا هذا؟ فيقال: بأخذ ولدكما القرآن. ثم يقال: اقرأ واصعد في درج الجنة وغرفها؛ فهو في صعود ما دام يقرأ هذَّا كان أو ترتيلًا
“Bakara ve Âl-i İmran Surelerini öğrenin. Zira onlar, kıyamet günü arkadaşını iki bulut, iki gölgelik veya iki beyaz kuş sürüsü gibi gölgelendirecek olan iki nurludur. Kur’an, kıyamet günü arkadaşının kabri açıldığı zaman, soluk benizli bir adam gibi arkadaşıyla buluşacak ve ona: Beni tanıyor musun? O: Seni tanımıyorum, diyecek. O: Ben senin arkadaşın, seni kavurucu güneşte susatan ve geceleri uyanık tutan Kur’an’ım, diyecek. Her tüccar ticaretinin arkasındadır ve bugün sen de her ticaretin arkasındasın. Sonra onun sağ eline mülk, sol eline sonsuzluk verilecek ve başına izzet tacı konacak ve anne babasına dünya ehlinin boy ölçüşemeyeceği iki elbise giydirilecek. Onlar: Bunu neden giydirdik? diyecekler. Çünkü oğlun Kur’an’ı aldı, denilecek. Sonra: Oku ve merdivenlerden ve odalardan çık, denilecek.” Cennetliktir. İster okuyarak, ister zikrederek olsun, bunu okuduğu sürece yükselir.”