-الأثر النفسي-المناعي للفقدان العاطفي: من اضطراب التعلّق إلى مآلات الحِداد.
ملخص:
يعتبر الفقدان العاطفي من أكثر الخبرات الإنسانية تأثيرا على التوازن النفسي والجسدي، حيث لا يقتصر أثره على المعاناة الانفعالية بل يمتد ليشمل اضطرابات في الجهاز العصبي والمناعي ، اذ تشير الأدبيات إلى ارتباط الحداد المطول باضطرابات نفسية مثل اضطراب الحداد المعقّد (PGD – DSM-0-TR)، والاكتئاب، واضطراب النوم، وضعف التنظيم الانفعالي، مما يؤثر سلبًا على جودة الحياة والدافعية الحياتية، وعلى المستوى البيولوجي أظهرت بحوث علم النفس العصبي-المناعي أن الفقدان يرتبط بارتفاع مؤشرات الالتهاب (CRP, IL-0) وتراجع نشاط الخلايا القاتلة الطبيعية (NK cells) بما يزيد من مخاطر العدوى والأمراض المزمنة، كما يتجلى ما يعرف بـ “تأثير الترمل” (Widowhood Effect) في ارتفاع معدلات الوفيات خصوصًا خلال السنة الأولى بعد فقدان الشريك، نتيجة التفاعل المعقد بين الضغط النفسي وضعف الدعم الاجتماعي واضطراب الاستجابات المناعية ، وبناءً على هذه النتائج توصي الدراسة بضرورة التدخل النفسي المبكر عبر العلاج المعرفي السلوكي للحداد ومجموعات الدعم، وتعزيز التعاون متعدد التخصصات بين الاختصاصات النفسية والطبية والاجتماعية، مع الدعوة إلى أبحاث طولية مستقبلية ترصد التغيرات المناعية بعد الفقدان العاطفي في ثقافات غير غربية، بما يسهم في تطوير تدخلات أكثر فعالية لحماية الصحة النفسية والجسدية.
الكلمات المفتاحية: لفقدان العاطفي؛ التعلّق؛ الحداد؛ الأثر النفسي-المناعي؛ تأثير الترمل.
-Duygusal Kaybın Psiko-İmmünolojik Etkisi: Bağlanma Bozukluğundan Yas Sonuçlarına.
Özet:
Duygusal kayıp, psikolojik ve fiziksel denge üzerinde en etkili insan deneyimlerinden biri olarak kabul edilir, çünkü etkisi yalnızca duygusal acıyla sınırlı değildir ve sinir ve bağışıklık sistemlerindeki bozuklukları da kapsar. Literatür, uzun süreli yasın, yaşam kalitesini ve motivasyonu olumsuz etkileyen karmaşık yas bozukluğu (PGD – DSM-0-TR), depresyon, uyku bozukluğu ve zayıf duygusal düzenleme gibi psikolojik bozukluklarla ilişkili olduğunu göstermektedir. Biyolojik düzeyde, nöropsikolojik-immünolojik araştırmalar, kaybın yüksek inflamatuar belirteçler (CRP, IL-0) ve doğal öldürücü hücrelerin (NK hücreleri) azalmış aktivitesiyle ilişkili olduğunu göstermiştir; bu da enfeksiyon ve kronik hastalık riskini artırır. "Dulluk etkisi" olarak adlandırılan durum, özellikle bir partnerin kaybından sonraki ilk yıl içinde, psikolojik stres, zayıf sosyal destek ve bozulmuş bağışıklık tepkileri arasındaki karmaşık etkileşimin bir sonucu olarak artan ölüm oranlarıyla da kendini gösterir. Bu sonuçlara dayanarak, çalışma, yas ve destek grupları için bilişsel davranışçı terapi yoluyla erken psikolojik müdahaleyi ve psikoloji, tıp ve sosyal uzmanlık alanları arasında disiplinlerarası iş birliğinin geliştirilmesini önermektedir. Ayrıca, Batı dışı kültürlerde duygusal kayıptan sonra bağışıklık sistemindeki değişiklikleri izleyen ve zihinsel ve fiziksel sağlığın korunmasına yönelik daha etkili müdahalelerin geliştirilmesine katkıda bulunacak uzunlamasına araştırmaların yapılmasını gerektirmektedir. Anahtar Kelimeler: duygusal kayıp; bağlanma; yas; psiko-bağışıklık etkisi; dulluğun etkisi.