فَلَمَّا رَاَوْهُ زُلْفَةً س۪ٓيـَٔتْ وُجُوهُ الَّذ۪ينَ كَفَرُوا وَق۪يلَ هٰذَا الَّذ۪ي كُنْتُمْ بِه۪ تَدَّعُونَ
قُلْ اَرَاَيْتُمْ اِنْ اَهْلَكَنِيَ اللّٰهُ وَمَنْ مَعِيَ اَوْ رَحِمَنَاۙ فَمَنْ يُج۪يرُ الْكَافِر۪ينَ مِنْ عَذَابٍ اَل۪يمٍ
قُلْ هُوَ الرَّحْمٰنُ اٰمَنَّا بِه۪ وَعَلَيْهِ تَوَكَّلْنَاۚ فَسَتَعْلَمُونَ مَنْ هُوَ ف۪ي ضَلَالٍ مُب۪ينٍ
<font dir="auto" style="vertical-align: inherit;"><font dir="auto" style="vertical-align: inherit;">Fakat onu yaklaşırken gördükleri zaman, inkâr edenlerin yüzleri karardı ve: "İşte bu, sizin yalvarıp durduğunuz şeydir" denildi. De ki: "Hiç düşündünüz mü? Eğer Allah beni ve benimle beraber olanları helâk ederse veya bize merhamet ederse, inkâr edenleri acı bir azaptan kim koruyabilir?" De ki: "O, çok merhametlidir; biz O'na inandık ve O'na tevekkül ettik." O zaman kimin apaçık bir sapıklık içinde olduğunu bileceksiniz.