﴿٢٧﴾ وَجَعَلَهَا كَلِمَةً بَاقِيَةً ف۪ي عَقِبِه۪ لَعَلَّهُمْ يَرْجِعُونَ ﴿٢٨﴾ بَلْ مَتَّعْتُ هٰٓؤُ۬لَٓاءِ وَاٰبَٓاءَهُمْ حَتّٰى جَٓاءَهُمُ الْحَقُّ وَرَسُولٌ مُب۪ينٌ ﴿٢٩﴾ وَلَمَّا جَٓاءَهُمُ الْحَقُّ قَالُوا هٰذَا سِحْرٌ وَاِنَّا بِه۪ كَافِرُونَ ﴿٣٠﴾ وَقَالُوا لَوْلَا نُزِّلَ هٰذَا الْقُرْاٰنُ عَلٰى رَجُلٍ مِنَ الْقَرْيَتَيْنِ عَظ۪يمٍ ﴿٣١﴾
00 Ve onu, belki dönerler diye, kendi soyundan gelenler arasında kalıcı bir söz kıldı. 00 Bilakis ben, kendilerine hak ve apaçık bir peygamber gelinceye kadar, bunlara ve atalarına geçim sağladım. 00 Hak kendilerine gelince, "Bu bir sihirdir ve biz onu inkâr edenleriz" dediler. 00 Ve dediler ki: "Bu Kur'an, insanlardan bir adama indirilmeli değil miydi?" İki şehir de muhteşem.